5 Nisan 2008 Cumartesi

"Sanığın İdamına! Delillerin Bilahare Toplanmasına"

entry-content'>


“Sanığın İdamına ! Delillerin bilahare toplanmasına…”

Sakarya Başörtüsü Platformu 134. başörtüsü eylemini gerçekleştirdi. Eylemde kapatma davası sürecinde AKP’nin takındığı sığınmacı tutum eleştirilirken, İsrail’in Filistin’de uyguladığı kuşatma ve vahşete karşı Filistin halkının yanında olunduğu mesajları verildi.

Sakarya Başörtüsü Platformu’nun Bulvar AKM önünde gerçekleştirdiği 134. başörtüsü eyleminde; Romanya’nın Bükreş kentinde yapılan Nato zirvesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Afganistan’a yapılacak olan askeri ve sivil desteğin bundan sonra da sürdürüleceğini söylemesinin ABD çıkarlarına hizmet edeceği belirtildi. Eylemde ayrıca kendisine kapatma davası açılan AKP’nin karşıtına sığınma psikolojisi içerisinde hareket ettiği ve bu bağlamda Ergenekon’u ve onun askeri bağlantılarını konuşamadığı ifade edilirken; demokrasinin, sandıktan çıkan oy oranlarının, halkın hak ve taleplerinin militarist oligarşinin kontrolündeki bu ülkede hiçbir anlam ifade etmediği vurgulandı.

SBP adına Sakarya Dayanışma Derneği üyesi Kadrican MENDİ tarafından okunan basın açıklamasında, Romanya’nın Bükreş kentinde yapılan Nato zirvesi ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “Geçtiğimiz günlerde yapılan NATO zirvesindeki görüşmelerde Afganistan ile ilgili özel bir görüşme yapılacağı ve asker göndermesi istenen Türkiye’nin ancak niyet beyanında bulunabileceği vurgulanırken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de buna uygun olarak Afganistan’a yapılacak olan askeri ve sivil desteğin bundan sonra da sürdürüleceğini söyledi. Abdullah Gül’ün sözünü ettiği desteğin ABD çıkarlarına hizmet edeceğini belirtmeye sanırız gerek yoktur.”


AKP’yi kapatma davasının 31 Martta Anayasa Mahkemesinde oybirliği ile ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de oy çokluğu ile kabul edilmesinin hatırlatıldığı açıklamada AKP’nin Ergenekon’u ve onun askeri bağlantılarını konuşamamasının AKP’nin karşıtına sığınma psikolojisi içerisinde hareket ettiğinin bir göstergesi olduğu vurgulandı.

Açıklama, Siyonistlere karşı mücadele etmeye çalışan onurlu Gazze halkına selam edilerek ve yanlarında olunduğu ilan edilerek son erdi.

"Cuntacılar Halka Hesap Verecek", “Başörtüne Ekmeğine İzzetine Sahip Çık” ve “Gazze’ye Selam Direnişe Devam” sloganlarının atıldığı eylemde platform mensuplarınca Yasak Sürüyor; (D)uyuyor musunuz?", "Hepimiz Başörtülüyüz" ve "Yasakçılar Yenilecek, Direnenler Kazanacak" yazılı dövizler ve "Zulme Karşı Direniş, Herkes İçin Adalet" yazılı pankart taşındı.

SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU 134.BASIN AÇIKLAMASI

“Sanığın İdamına! Delillerin bilahare toplanmasına…”

Geçtiğimiz günlerde yapılan NATO zirvesindeki görüşmelerde Afganistan ile ilgili özel bir görüşme yapılacağı ve asker göndermesi istenen Türkiye’nin ancak niyet beyanında bulunabileceği vurgulanırken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de buna uygun olarak Afganistan’a yapılacak olan askeri ve sivil desteğin bundan sonra da sürdürüleceğini söyledi. Abdullah Gül’ün sözünü ettiği desteğin ABD çıkarlarına hizmet edeceğini belirtmeye sanırız gerek yoktur.

Evet! İç siyasette karşılaştığı komployu dış siyasetteki dengeleri gözeterek tolere edebileceğini zanneden AKP, bu haliyle temsil ettiği tabanın hassasiyetleri ve taleplerinden gittikçe uzaklaştığının farkında mı?

Burada hırsızın hiç suçu yok demiyoruz, tam tersine hırsızın tüm yavuzluğuna ve şirretliğine rağmen deşifre edilmesi gereğinden bahsediyoruz. AKP, Ergenekon’un ve bunun arkasındaki gerçek ekibin üzerine sonuna kadar gitmek zorundadır.

Yargıtay’ın AKP’yi kapatma davasının 31 Martta Anayasa Mahkemesinde oybirliği ile ve ayrıca Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açısından da oy çokluğu ile kabul edilmesi ile oluşan ortam devam ediyor. Bundan kısa bir süre önce dile getirilen ve bizim geçen haftaki açıklamamızda ele aldığımız uzlaşma ve diyalog çağrıları yerini AKP’ye ve ona umut bağlayanlara kapatılmaya hazır olun psikolojisine bırakmış durumda. Her taraftan her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ama farkında olunmadan da yargı oligarşisi marifetiyle önce yasama ve yürütme yani siyaset sonrasında sivil diğer tüm unsurlarla birlikte bütün bir halk hizaya getiriliyor. Kalbinin ortasına saplanmış hançerle yaşaması istenen bir adama benziyor AKP. En başta verdiği ilk tepkilerden sonra sakin olmaya mutedil olmaya ortamı daha fazla germemeye hukuk sürecine etki etmemeye çağrılıyor AKP. En büyük darbeyi iyi geçinmeye çalıştığı bir dediklerini iki etmediği kendisine dayatılanları görmezden geldiği servetlerine servet katmalarına uygun ortam hazırladığı seçkinci kesimlerden yiyor AKP. Kimseye yaranamamış olmanın ezikliğinde yurt dışı turlarında moral arıyor AKP. Ani bir kararla parti kapatma ile ilgili anayasa değişikliğini gündemine alıyor fakat bu seferde MHP’den destek göremiyor AKP. Almış olduğu yüzde kırk yedi oyun hiçbir anlam taşımadığına inandırılmaya çalışılıyor AKP. Bocalıyor, bocaladıkça dengesini yitiriyor ve korkularıyla baş başa kalıyor AKP. Daha önce çok daha fazla oyla hükümet olanları astıklarını bildiği için “kapatılırsa kapatılsın yeni bir parti kurar yolumuza devam ederiz” noktasına doğru ilerliyor AKP. Ergenekon’u konuşamıyor, Ergenekon operasyonunun asker bağlantıları ile ilgili hiçbir şey yapamıyor AKP.

Bizim daha önce birçok defalar vurguladığımız gibi karşıtına sığınma mantığı üzerine kurulmuş bir siyasi partiden veya hareketten de bunda fazlası beklenemez. Bu doğal bir sonuçtur. Belli tavizlerle ve bir takım işbirlikleri ile gelinen mevki ve makamların asıl sahibinin kim olduğu bu süreçte çok daha net ortaya çıkıyor.

Bu ülkedeki azgın sermayedar kesimler, kartel medyası, bürokratik oligarşik çeteci yapılanma ve hepsinin organizatörü konumundaki askeri vesayet için alınan oy oranının, demokrasi denilen şeyin, halkın hak ve taleplerinin herhangi bir değeri yoktur. Onlar kendi dayatmacı ideolojilerine olan bağlılıkları noktasında önce “sanığın idamına” diye karar verip peşinden “bilahare delillerin toplanmasına” diye karar veren ve bu şekilde on binlerce insanı darağaçlarında sallandıran bir sapkın anlayışın devamıdırlar. Onlar “bu ülke bir CHP Devletidir” zihniyetindeki gemi azıya almış olanlardır.

Onlar seksen küsür yıldır kendi halkıyla kavgalı ve halkına her türlü eziyeti reva görenlerdir. Onlar Hrant Dink davası ile ilgili Meclis Araştırma Komisyonunca ifadeleri alınmak üzere çağrıldıkları halde gitmeyecek kadar yüzsüz ve pişkin olanlardır. Şimdi sormak istiyoruz; bu oyunu daha kaç kez izlemek istiyorsunuz? Daha kaç partiye umut bağlayacak ve daha ne kadar zillete rıza göstereceksiniz?

Başörtünüze, ekmeğinize, izzetinize saldırılmasına daha ne kadar sessiz kalacaksınız? E

zilmekten, aşağılanmaktan, korkmaktan ne zaman yorulacaksınız?

Yapmış olduğumuz bu 134.basın açıklamamızı kuşatma ve çok zor şartlar altında hayatlarını sürdürmeye ve İşgalci Siyonistlere karşı mücadele etmeye çalışan onurlu Gazze halkına selam ederek ve yanlarında olduğumuzu ilan ederek bitirmek istiyoruz.

Sakarya Başörtüsü Platformu Adına Sakarya Dayanışma Derneği






Hiç yorum yok: