İslâmiyetten önce, dünyanın her yerinde kadınlar horlanır ve onlara değer verilmezdi. Sıradan bir eşya gibi alınır, satılır, el değiştirir, mirastan pay verilmezdi, hattâ kız çocukları dünyaya gelenler utançlarından cemiyet içerisine çıkamaz, içlerinden bazıları öz kızlarını kendi elleriyle diri diri toprağa gömerlerdi. İslâmîyet vahşet devrinin bütün adetleri gibi, kadınlarla ilgili bütün vahşi ve insanlık dışı uygulamaları da kaldırdı. Kadınların rahatı, huzuru, izzeti, şerefi, vakarı, haysiyeti için lüzumlu esasları vaz’etti.
İnsanı yaratan Allah-u Teâlâ’nın bütün hükümleri insan fıtratına uygundur. Bizi bizden iyi bilen Yaratıcımız, fıtratımıza uygun, güç yetireceğimiz, dünyada ve âhirette bizim faydamıza olan esasları Kur’ân-ı Mübin’le ferman buyurmuştur. Peygamber Efendimiz de (a.s.m.) hadis-i şerifleriyle bilmemiz gereken bütün hususları izah etmişlerdir. Müçtehidler de âyet-i kerimeleri ve hadisi-i şerifleri ele alarak, binlerce meselede “Murad-ı İlâhi’nin” ne olduğunu açıklamışlardır. Dolayısiyle din bellidir. İslâmiyetin kadınlarla ilgili hükümleri de bellidir.
Hal böyle iken, bilhassa son çeyrek asırda Müslümanlar, bilhassa hanımların durumuyla ilgili çok dehşetli hatalar yapmaya başlamış, git gide o hataları benimsemiş, kendi benimsedikleri yaşayışı bir din olarak görmeye ve ona “din kılıfı” geçirmeye; bu yanlış telakkiler ve yanlış inançlar yüzünden, anneler ve babalar, öz kızlarını diri diri toprağa gömenlerden de vahşi davranışlarda bulunmaya başlamışlardır.
İslâmiyetten önce diri diri toprağa gömülen o masum yavrucuklar Cennete gitmekteydiler. Yani zahiren üç-beş yıllık dünya hayatını kaybediyor, ama buna mukabil, ebedî bir saadeti kazanıyorlardı. Günümüzde ise çok daha dehşetli bir hal vardır. Kız çocuklarını ebedi hayatları tehlikeye atılmaktadır.Hem de “dinî kılıflar” uydurularak.
Kız çocuklarını mirastan mahrum etmek, nasıl onlara karşı yapılmış bir haksızlıksa, bir zulümse; onların reyini ve rızasını almadan onları evlendirmek nasıl onlara karşı yapılmış bir haksızlık ve zulümse; onları nâmahremle ihtilata sürüklemek veya onların haramlar içerisinde kalmasına seyirci kalmak, hatta teşvik etmek aynı derecede zulümdür. Hele o durumu günah olarak bilmemek, insanın imanını giderecek bir davranıştır.
İslâmiyette kıyafet meselesi, ana çerçevesi çizilmek suretiyle muhayyer bırakılmıştır. Yalnızca kadınların ve âlimlerin kıyafeti belirtilmiştir.Kadınların kıyafeti şeâir-i İslâmiyeden sayılmıştır. Herkes kendi kafasına göre “Müslüman kadın kıyafeti” icat edemez. 1400 senelik tatbikatla kadın kıyafetinin ne olduğu bellidir. Hâkeza kadının hangi erkeklere gözüküp hangi erkeklere gözükmeyeceği de bellidir.
Bu mühim mevzuu ihtiyaç beyan edilmesi ve dinin delillerinin ortayla konulması durumunda kabullenileceğinin beyan edilmesi halinde tekrar ele alabiliriz. Şimdilik şu ikazı yapalım: Kızlarımızın ebedi hayatını perişan edecek davranışlardan sakınalım. Onları, ruhî dengeyi sarsacak davranışlar yapmaya mecbur bırakmayalım.Bırakalım kızlarımız Allah’a ve Resulüne hicret etsinler, huzuru ve saadeti bulsunlar.
Burhan Bozgeyik
18 Haziran 2001 Milli Gazete
31 Mart 2008 Pazartesi
Kızlarını diri diri toprağa gömenlerden de zâlim olmak
entry-content'>
Etiketler:
Yazarlar ve Başörtüsü
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder