Sıcak bir yaz günü televizyonun karşısına oturmuş kanaldan kanala zaplıyorum tek amacım ne oluyor bitiyor ülkemde diye haberdar olmak. Gayet çarpıcı bir şekilde haberlerini özet geçen bir kanalda duruverdim. Malumunuz son haftalarda gündem iki konu üzerine yoğunlaşmış vaziyette biri “susuzluk” diğeri “türban” mevzu. Yani ikinci şık ne zaman gündemden düştü ki dediğinizi duyar gibiyim ama bu konu da artık güzel ülkemin habercilerini de sıkmış olacak. Zira aralarından bazıları olaya farklı ve orijinal boyutlar getirerek gayet masum olan bu vecibeyi alevlendirip diri tutmak için olağanüstü bir çaba harcıyorlar. O yüzden biz gündemin öne çıkan başlıklarını susuzluk ve “sululuk” olarak nitelendirelim çünkü yazımızın “tema”sıyla da gayet uyumlu.
Şimdi şahit olduğum iki adet sulandırılmış habercilik örneği vermek istiyorum. Birinci haber, Hayrünnisa Gül’ün türbanı nasıl modern olur? Şimdi böyle bir haber(!) için gerekli malzemeleri sayalım: Bir adet muhabir, bir adet kamereman ve bir adet manken. Haberin yapılacağı yer: Tabii ki Fatih. Söyleşinin hazırlandığı mekan: Ünlü bir tesettür giyim mağazası.Tüm detaylar ayarlandıktan sonra mağaza görevlisine sorulur: Türbanı modern hale getirmek mümkün müdür? Sanki şık(?) ve modern(?) örtünme biçimiyle karşımıza çıkarsa, bunların tüm dertleri bitecekmiş gibi. Hadi canım sende…
Sonra bir kanalın haber bültenlerinde tam 3 kez aynı şeyi dinliyorum. “Türbanın sorun yarattığı başka bir alan: Evlilik” Haberin anafikri bu yani. Neymiş efendim, başörtülü genç kızlar evde kalıyormuş çünkü dindar erkekler açık kızları tercih ediyorlarmış. Haberin kaynağı da güya bir kitap. Kitabın yazarını buluyor muhabir ve soruyor sizce neden böyle? Yazarın verdiği akıllara ziyan cevaba bakın -Çünkü açık kızlar daha fingirdek ondan heralde (gülüşüyorlar). Sonra muhabir sokağa çıkıyor, aynı soruyu birçok insana soruyor. Haberin sonunu dinliyoruz: “Evet, bugünlerde türban bir başka açıdan yani başörtülü kızların evde kalmasına sebep olmakla suçlanıyor.” Güya bırakın dindar olmayanlarını, dindar erkekler bile başörtülü kızları tercih etmiyormuş. Ey türban o kadarcık hacminle sen nelere kadirmişsin?
Benim ki sadece varsayım ama burnuma yine pis kokular geliyor. Evet sanki bu çeşit bir haberin mutfağında birtakım trajikomik hesaplar varmış gibi. Naçizane fikrimi iki haberci arasında gelişmiş olması muhtemel bir diyalog halinde özetleyeyim isterseniz.
-Hocam, bez parçası dedik, Arap adeti dedik kâr etmedi; üniversitelere giremezsiniz dedik terk etmediler. Neredeyse tüm dizilerde temizlikçisini, hademesini, alt sınıfını başörtülü yaptık, vazgeçmediler; Sophia Loren gibi takın, dedik o da tutmadı. Yahu daha ne kaldı?
-Buldum abi. E, başını örtersen bittin sen, evde kalıcan mesajı versek, belki bir nebze işe yarar?
Z.N.YÜKSEL
26 Mart 2008 Çarşamba
Aç Kızım Başını !!! Yoksa Evde Kalacan !!
entry-content'>
Etiketler:
Başörtüsü Yazıları
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder