21 Mart 2008 Cuma

Yeşil başörtüme siyah bone taksam olur mu?

entry-content'>

Anne rock müzik dinlemek günah mı? Yeşil başörtüme siyah bone taksam olur mu? Bu sefer kelebek mi bağlayayım yoksa bluzumun içine mi koyayım başörtümü...

Bu renk makyaj açmamış başörtünü, pastel tonlar kullanmalıydın.Rock dinle ama başını çok sallama, ne o öyle zikir çeker gibi... düşük bel eteğin üstüne degaje yaka mor bir süveter gider değil mi? Hayatım iki hafta oldu değiştireli parfümümü fark etmedi bile! Ben sana söylemiştim şu pahalı olan parfümü al daha kalıcı olur diye.. Bu saç spreyini sıkıyorsun başörtün kalıp gibi oluyor, gün içinde hiç bozulmuyor. Msn de tanıştık, yüz yüze hiç görüşmedik ama yıllarca tanıyor gibiyiz birbirimizi ve ciddi(!) düşünüyoruz, caiz mi bu durumumuz yoksa engelleyip sileyim mi onu...

Çocuklarımızdan, en yakınlarımızdan bazen kendimizden yükselen bu çetin sorular, bu absürd dialoglar hangi sürecin meyveleri? Hiç düşündük mü? Alnı belki de hala aynı seccadede secdeye değen bizler sadece aşınan seccadelerimizi mi koruyabildik, biz belki bir namaz vaktinde iken, ya da tesbihat çekerken birileri geldi ve bizden habersiz her şeyimizi çaldı ve yerine bu suni bu yapmacık hayatı mı bıraktı? Kimi suçlayabiliriz... Kimliğimiz sorulduğunda hemen hemen hepimiz hiç de tereddütsüz tek nefeste "Müslüman" diye tanımlıyoruz kendimizi, ama şöyle bir bakınca bir yerlerde ters giden bir şeyler olduğunu hissetmemek mümkün mü?

Biliyoruz..

21. yüzyıl müslümanıyız , belki de kullandığımız jargon kendimize atfettiğimiz ''dindar'' yaftası aslında bizim görüntü resmimiz, msn kutucuklarında kendimizi ifade etmek amacı ile kullandığımız bir avatar ve nefsimizden çok uzak, kimbilir! Bu satırlar ürküttü değil mi bizi...

Popüler İslam gençliği...

Ve gençler...

Neslin ne denli çağa entegre olduğunu belki de en iyi onlara bakarak anlamak mümkün, 20 yıl önce doğan genç delikanlılar, hanım kızlar.

Adları, mücahid yasir, sümeyye, sevde, fatımatüzzehra olan bu genç hanım ve delikanlılar adları ile kendilerine yüklenen ağır misyonun ne kadar farkında, isimleri ile sembolize edilen kahramanların ne kadar yakınında? Orta sınıfın üzerinde bir aileye mensup müslüman, imam hatipli delikanlı(!) son model jipi ve seçkin arkadaşları ile sabah ezanında eğlence mekanlarından evine pekala dönebilmekte ve bunda gayri ahlaki hiçbir tutarsızlık görmemektedir, bir şehir efsanesi haline gelen "fethi paşa korusu" hikayelerine burada değinmeye, çoğumuzu demoralize etmeye çok de gerek yok herhalde...

Hayatımızın tam merkezine damdan düşer gibi gelip kurulan internetle tanışan muhafazakar gençlik, ne yazık ki ilerleyen süreçle bu bilinci de layıkıyla oturtamayacak, insani ilişkileri bu minvalde sürdürecek, bu sanal ortamlarda kavga edip, burada aşık olacak, burada ayrılacak,burada evlenecektir..

Oysa dışımızda devam eden dünyada en yakınımız Ortadoğu'da insanlar hala dini, namusu, vatanı için canını vermeye devam edecek, bizlerse evlerimizde bir belgesel tadında izleyeceğiz bu trajediyi..Bir de bu çelişkinin yükü yüklenecek omuzlarımıza, dinleri uğruna cihat eden insanları gördükçe içimizden kimileri utanacak bu da iyi bir gelişme olarak yazılacak yenilgi hanemize....

Türkiye'de Müslüman değişti, değişmeye devam ediyor. Tesettür defilesi adıyla, kendini sunan dışı iğreti bir biçimde yakışıksız kapatılmış, aslında bizim onları yarı çıplak görmeye alışık olduğumuz vitrin kadınlarını zevkle seyretmeyi ne zaman bırakırsak değişimi, en azından kontrol altına almayı başaracağız demektir...

Hiç yorum yok: